Çocuklarda D vitamini eksikliği, çocukların açık havada yeteri kadar sürede güneş ışınına maruz kalmaması sayılabilir.

Vitaminler, yaşamın sürdürülmesi için elzem biyolojik bileşiklerdir. Çoğu vücutta sentezlenemez ve dışarıdan alınmaları gerekir. D vitamini ise bu açıdan diğerlerinden farklı bir yere sahiptir; çünkü esas kaynağı besinler değil, deriye ulaşan güneş ışığıdır.
Güneş ışınlarının etkisiyle ciltte başlayan kimyasal dönüşümler sonucunda, karaciğer ve böbreklerde aktif forma dönüşerek metabolik görevini yerine getirir. Bu özel üretim süreci sayesinde günlük D vitamini gereksiniminin yaklaşık yüzde doksanı güneş aracılığıyla karşılanabilir.
D vitamininin temel görevi, kalsiyum ve fosfor dengesini düzenleyerek kemik ve diş sağlığını korumaktır. Bağırsaktan kalsiyum emilimini artırır, kemik dokusunun mineralizasyonunu sağlar ve büyüme çağındaki çocuklarda kemik yapısının güçlü, dayanıklı ve doğru biçimde gelişmesine katkıda bulunur. Ancak D vitamini yalnızca kemik sistemiyle sınırlı değildir.
Son yıllarda yapılan birçok bilimsel çalışma, bağışıklık sistemi, sinirsel gelişim, kas fonksiyonları, diyabet ve hatta bazı kanser türleri üzerinde de önemli roller oynadığını göstermektedir.
Çocuklarda D vitamini eksikliği, vücudun ihtiyaç duyduğu D vitamini miktarının yeterince karşılanamaması durumudur ve özellikle kemik gelişimi ve mineralizasyonu üzerinde olumsuz etkiler yaratır. Bu eksiklik, güneş ışığına yetersiz maruziyet, besinlerden D vitamini alımının yetersizliği, bazı hastalıklar veya ilaç kullanımı nedeniyle ortaya çıkabilir. Sonuç olarak kemiklerde yumuşama, büyüme geriliği, raşitizm gibi kemik deformiteleri, kas güçsüzlüğü, diş çıkarmada gecikme ve bağışıklık sisteminde zayıflama gibi sağlık sorunları gelişebilir. Eksiklik, erken fark edilip uygun takviyelerle desteklendiğinde önlenebilir ve çocuğun sağlıklı büyüme süreci korunabilir.
Büyüme çağındaki çocuklarda kemik dokusu sürekli olarak yeniden şekillenmekte, hem boy uzaması hem de kemik hacminde artış gerçekleşmektedir. Bu süreçte D vitamini eksikliği, yalnızca geçici bir gelişim yavaşlaması değil, kalıcı kemik deformitelerine de yol açabilir.
Kemiklerin yeterli kalsiyum içeriğine ulaşamaması raşitizm (rikets) adı verilen tabloyu ortaya çıkarır. Ayrıca D vitamininin, kas kuvveti, enfeksiyonlara direnç ve sinir sisteminin olgunlaşması üzerindeki etkileri göz önüne alındığında, yeterli düzeyde D vitamini çocuk sağlığının sürdürülebilmesi için vazgeçilmezdir.
D vitamini eksikliğinin en sık nedeni, yetersiz güneş maruziyetidir. Modern yaşam koşulları, çocukların zamanlarının büyük kısmını kapalı ortamlarda geçirmesine yol açmaktadır. Ayrıca güneş koruyucu ürünlerin aşırı kullanımı, kalın giyim, koyu ten rengi, cam arkasından güneşlenme ve hava kirliliği de D vitamini sentezini azaltan faktörlerdir.
Bunun dışında D vitamininin bağırsaktan emilimini bozan hastalıklar (örneğin çölyak hastalığı, kistik fibrozis),bazı ilaçlar (antiepileptikler gibi),obezite veya genetik yatkınlık da eksiklik nedenleri arasında yer alır. Günümüzde, özellikle okul çağındaki çocuklarda ve bebeklerini güneşe çıkarmaktan çekinen ebeveynlerde bu durum sık görülmektedir.
Hem çocuklarda hem de erişkinlerde D vitamini düzeyini değerlendirmek için en güvenilir yöntem, kandaki 25-hidroksi D [25(OH)D] seviyesinin ölçülmesidir. Bu parametre, vücuttaki toplam D vitamini deposunu yansıtır.
Çocuklarda 20 ng/mL’nin üzeri genellikle yeterli kabul edilirken, 20 ng/mL’nin altındaki değerler eksiklik olarak değerlendirilir. Ancak ideal aralık; yaş, mevsim, coğrafi konum ve bireysel farklılıklara göre değişiklik gösterebilir. 100 ng/mL’nin üzerindeki düzeyler toksisite riskini işaret eder ve yüksek kalsiyum düzeyine bağlı ciddi sağlık sorunları ortaya çıkarabilir.
D vitamini gereksinimi yaşa göre değişir. Amerikan Pediatri Akademisi ve Endocrine Society kılavuzlarına göre, doğumdan itibaren bir yaşına kadar bebeklerde günlük 400 IU, bir yaşından büyük çocuklarda ise ortalama 600 ila 1000 IU arasında D vitamini alımı önerilir.
Ergenlik döneminde, hızlı büyüme ve hormonal değişiklikler nedeniyle gereksinim artabilir. Obezite, karaciğer veya böbrek hastalığı olan ya da D vitamini metabolizmasını etkileyen ilaç kullanan çocuklarda doz gereksinimi daha yüksek olabilir. Ancak D vitamini yağda çözünen bir vitamindir ve vücutta depolanır; dolayısıyla yüksek dozlarda uzun süre kullanılması toksisiteye neden olabileceği için mutlaka hekim kontrolünde alınmalıdır.
D vitamini eksikliğinde en bilinen hastalık raşitizmdir. Bu hastalıkta kemik dokusu yeterince mineralize olamaz ve yumuşak hale gelir. Bacaklarda eğrilik, göğüs kafesinde şekil bozuklukları, bıngıldağın geç kapanması, yürüme güçlüğü gibi bulgular görülebilir. Daha ileri yaşlarda ise osteomalazi ya da osteoporoz gibi kemik zayıflıkları gelişebilir. Bunun yanı sıra halsizlik, kas ağrısı, iştahsızlık, saç dökülmesi, diş gelişiminde gecikme, uykusuzluk, depresyon ve sık enfeksiyon geçirme gibi belirtiler de D vitamini yetersizliğinin dolaylı göstergeleri olabilir.
Eksiklik saptandığında öncelikle uygun dozda D vitamini takviyesi başlanmalıdır. Bu tedavinin dozu, çocuğun yaşına, kilosuna ve kandaki D vitamini düzeyine göre belirlenir. Hafif eksikliklerde düşük doz günlük damlalar yeterli olurken, ileri düzey eksiklikte hekim gözetiminde kısa süreli yüksek doz tedavi uygulanabilir.
Tedavi sonrasında genellikle üç ay sonra kan düzeyi yeniden ölçülerek yeterlilik değerlendirilir. Ancak burada en önemli nokta, D vitamini takviyesinin kontrolsüz kullanılmamasıdır. Fazla miktarda D vitamini alımı kandaki kalsiyum seviyesini tehlikeli düzeylere çıkarabilir ve böbrek taşı, ritim bozuklukları gibi kalıcı sorunlara yol açabilir.
Her ne kadar D vitamininin asıl kaynağı güneş olsa da, bazı gıdalar D vitamini açısından destekleyici olabilir. En zengin doğal kaynaklar yağlı balıklar (somon, uskumru, sardalya),yumurta sarısı, karaciğer ve D vitamini ile zenginleştirilmiş süt ve tahıllardır. Ancak besinlerden alınan D vitamini miktarı genellikle günlük ihtiyacı karşılamada yetersiz kalır; bu nedenle güneşlenme ve gerektiğinde takviye kullanımı önemlidir.
Ülkemizde Mart ve Ekim ayları arasında, güneş ışınlarının dik geldiği saatlerde (11:00–15:00) el, kol ve bacakların on ila on beş dakika kadar güneş alması yeterlidir. Bu süre cilt tipine ve mevsime göre değişebilir. Cam arkasından güneşlenmenin veya kalın kıyafetlerle dışarı çıkmanın D vitamini sentezine hiçbir katkısı yoktur. Güneş kremi kullanımı ise koruma faktörüne bağlı olarak D vitamini üretimini belirgin biçimde azaltabilir.
Evet. D vitamini yağda depolandığı için fazla alındığında vücuttan kolayca atılamaz. Uzun süre yüksek dozda D vitamini kullanımı, hiperkalsemiye ve böbrek hasarına neden olabilir. Bu durum kusma, mide bulantısı, kas güçsüzlüğü ve ritim bozukluklarıyla kendini gösterebilir. Bu nedenle özellikle ampul formundaki yüksek doz uygulamalardan kaçınılmalı, her takviye hekimin önerdiği süre ve dozda kullanılmalıdır.
Yeterli vitamin sentezi için ülkemizde Mart ve Ekim ayları arasında, güneş ışınlarının dik açıyla geldiği saatlerde (11:00-15:00) el ve kollarımızın, 10-15 dakika güneş görmesi yeterli. Camın arkasında güneşe maruz kalmak D vitamini sentezi sağlamaz. Güneş kremi kullanmakta çocuklarda D vitamini sentezinin önüne geçmektedir.
D vitamini yağ dokusunda depolanan bir vitamindir. Çocuklarda D vitamini sürekli olarak, hele yüksek dozda kullanmak vitamin düzeyinin yükselerek zehirlenme seviyesine ulaşmasına yol açabilir. Böyle bir durumda kalsiyum yüksekliği ve ona bağlı sorunlar oluşabilir. Böbrekte kalsiyum birikmesi gibi durumlar geri dönüşümüz bile olabilir. Bu nedenle doktor tavsiyesi olmadan uzun süreli ve yüksek doz tedaviden kaçınalım.
Ülkemizde birçok D vitamini preperatı bulunmaktadır. Markaya göre damladaki D vitamini miktarı değişiklik gösterir. D vitamini dozu kiloya göre değil çocuğun yaşına göre ve eksiklik derecesine göre hesaplanmaktadır. Bu konu ile ilgili doktorunuzdan bilgi almalı ve kaç ünite D vitamini içeren bir ürün aldığınıza dikkat etmelisiniz. Kullanılan D vitaminin paraben, katkı maddesi ve tatlandırıcı içermemesi uygun olacaktır.
Çocuklarda D vitamini hızlı yükseltmek istediğimiz durumlar çok nadirdir ve mutlaka uygulanacak tedavinin doktor kontrolünde olması gerekir. Zehirlenmeden korunmak için eskiden sıkça uygulanan yüksek dozda D vitamini içeren ampül uygulamasından kaçınılmalıdır.
Çocuklarda D vitamini düşükse uygun dozda ve sürede D vitamini içeren ilaçlar kullanılmalıdır. Her yaş grubunun ihtiyacı ve klinik tabloya göre verilecek D vitamini düzeyi farklılık göstermektedir. D vitamini yağda depolanan bir vitamindir. Yani kullandığımız preperatlarla fazla D vitamini alırsak bu vücudumuzdan atılmaz ve D vitamini zehirlenmesi dediğimiz tehlikeli bir duruma yol açabilir.
D vitaminin ana kaynağı vücutta sentezdir ve besinlerle D vitamini eksikliğini yerine koymak mümkün değildir. Eksiklik varsa mutlaka D vitamini tedavisi alınmalıdır.
D vitamini çocuklarda büyüme, kemik gelişimi, bağışıklık ve genel metabolik denge için vazgeçilmezdir. Günümüzde eksikliğinin sık görülmesi, doğal yaşam alışkanlıklarının değişmesiyle doğrudan ilişkilidir. Sağlıklı bir çocukluk dönemi için, yeterli güneş maruziyeti, dengeli beslenme ve gerektiğinde doktor gözetiminde yapılan takviye uygulamalarıyla D vitamini düzeyinin normal aralıkta tutulması büyük önem taşır. Fazlasının da eksikliği kadar zararlı olduğu unutulmamalı, çocuklarda D vitamini düzeyleri düzenli aralıklarla kontrol edilmelidir.
- Çocuklarla olan iletişimi ile mükemmel
- Her şeyi ayrıntılı bir şekilde açıkladı!
- İyi ki hayatımızdasınız!
Tüm YorumlarEtiği, bilgisi, kişiliği, çocuklarla olan iletişimi ile mükemmel bir hekim. Gözünüz kapalı tercih edebilirsiniz. {...}
03.08.2023Doktorumuz Özgecan Demirbaş çok ilgili ve güler yüzlüydü. Herşeyi ayrıntılı bir şekilde açıkladı. Kendisine çok teşekkür ederiz.{...}
03.08.2023Hocamla yeni tanışma fırsatımız oldu, kendisi çok ilgili bir doktor ve ne zaman istesek ulaşabiliyoruz. Ayrıca, çocuklarla iletişimi çok güzel, kızımız severek gidiyor. Hocamızı internetten araştırarak gitmiştik. Çocuk doktor{...}
18.05.2022